Ebru ve Ebru Sanatı

Ebru, kitreyle yoğunlaştırılmış su üstünde, özel hazırlamış boyalarla oluşturulan desenlerin kâğıt üzerine geçirilmesi yoluyla yapılan bir süsleme sanatıdır.

Tarih

Ebru sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle beraber bu sanatın doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu düşünülmektedir. Bazı İran kaynaklarında Hindistan'da ortaya çıktığı yazılıdır. Bazı kaynaklara göre de Türkistan'daki Buhara kentinde doğmuş ve İran yoluyla Osmanlılar'a geçmiştir. Batıda ebru "Türk Kağıdı" ya da "mermer kağıt" olarak adlandırılmaktadır. Ebru, geven otunun özsuyundan elde edilen kitre veya deniz kadayıfı bitkisi (kerajin) ile kıvamı arttırılmış suyun üzerine, içine öd katılarak suyun dibine çökmeyecek hale getirine boyaların serpilmesi ve su yüzeyinde meydana gelen şekillerin olduğu gibi ya da biz adı verilen metal uçlu bir aletle müdahale edilerek bir kağıda geçirilmesi yoluyla yapılır. Ebru sanatının köklerinin 9. ve 10. yüzyıla kadar uzandığı varsayılmaktadır. Bilinen o ki, bu sanat, kağıdın tarih sahnesine girmesiyle gelişmiştir. 10.yüzyılda Çinli bürokrat Su Yijian (957-995 MS.)Fırça,mürekkep,mürekkep taşı ve desenli kağıdı " Wen Fang Si Pu (Çalışmanın dört hazinesi) " olarak kaydetmiştir. Çin'de liu-şa-cien (流沙箋), XII. asırdan itibaren Japonya'da suminagaşi (墨流し) ve beninagaşi (紅流し) isimleriyle yapılan bir takım çalışmaların mevcudiyeti, daha sonraki asırlarda Çağatay Türkçesi'yle ebre (ابره) adını alarak Türkistan'da ortaya çıkan bu sanatın tarihi gelişimi hakkında, müphem de olsa bir fikir vermektedir. Türkistan'dan en geç XVI. asır başlarında İpekyolu'nu takiben İran'a geçişinde ebri (ابری) olarak isimlendirilen bu sanat, görünüşüyle gerçekten bulut kümelerine benzer şekiller taşıdığından, buluta nisbet ifade eden bu Farsça ismi doğrulamaktadır. Osmanlı ülkesinde de revaç bulan aynı isim, telaffuz zorluğundan son yüzyılda Türkçe'de ebru'ya dönüşmüştür. Galat olmakla beraber, kaş gibi şekiller de ihtiva ettiğinden, bu sanata ebru denilmesi bir çelişki sayılmamalıdır; çünkü ebru kelimesi Farsça'da kaş manasına gelmektedir. XVI. asır ortalarında Mir Muhammed Tahir (میر محمد طاهر) tarafından Hindistan'da yapılmaya başlandığı rivayet olunan ebruculuk, buradan İran'a ve sonra da İstanbul'a kadar yayılmıştır. Aynı yüzyılın sonlarında, İstanbul'dan Avrupalı seyyahlar tarafından kendi memleketlerine götürülen ebru kağıtları önce Almanya'da, sonra da Fransa ve İtalya'da mermer kağıdı veya Türk mermer kağıdı, hatta sadece Türk kağıdı adıyla tanınıp benimsenmiş ve oralarda da yapılmaya başlanmıştır. Zaman içinde İngiltere ve Amerika'ya da yayılan ebru kağıdı, her ülkenin sanat anlayışına göre bir başkalık gösterir. Bunda, kullanılan değişik malzemenin de rolü olmalıdır. Belgelenen en eski ebru örneği 16. yüzyıla aittir. Kağıdın süslenmesinde, kıt'a ve levhaların iç ve dış pervazlarında, yazma ciltlerinde yan kağıdı olarak sıkça kullanılmıştır. (Derman، M.Uğur Osmanlı Ansiklopedisi. C.11,s.189)
Ebru hakkında Türkçe kaleme alınmış bilinen en eski eser, 1615’ten sonra yazılan "Tertib-i Risâle-i Ebrî" (ترطیبِ رسالۀ ابری) adlı yazma kitapçıktır. Günümüzde bilinen ebru tarzındaki eserler ilk kez Orta Asya - Osmanlı coğrafyasında ortaya çıkmıştır. Ebrunun tarihi ile ilgili olarak sayın Uğur Derman (Türk Santında Ebrû), tarihi kestirilebilen en eski ebru olarak, üzerinde Mâlikî Deylemî’ye ait bir kıt’anın bulunduğu ve Gürcistan’da yazılmış olan 1554 tarihli bir ebruyu gösterir. Bu ebrunun, hafif ebru olarak yapılmış olması ve hafif ebrunun ancak belli bir ustalaşmadan sonra yapılabildiği gözönüne alınacak olursa, ebrunun orijinin çok daha eskilere dayandığı düşünülmektedir.
Osmanlı döneminde başlıbaşına bir sanat ve iş kolu olan ebruculuk, 20.yüzyıl başlarına gelindiğinde unutulma noktasına gelmiştir. Bu sanatın tekrar hayat kazanması, ebru sanatına 'çiçekli ebru'yu geliştiren büyük sanatçı Necmeddin Okyay sayesinde olmuştur. Okyay'dan sonraki büyük merhale Mustafa Düzgünman'dır.

Ebru malzemeleri

Su

Kitre, deniz kadayıfı, boy tohumu veya sahlep gibi suyun yoğunluğunu sağlayacak doğal maddeler ile karıştırılır. Su kireçsiz ise dinlendirilmiş musluk suyu olabilir. Eskiler yağmur suyu kullanırmış. Tercihen saf su kullanılmalıdır.

Toprak boya

Ebruda kullanılan boyalar eskiden doğada bulunan topraktan elde edilirmiş. Bu toprak ezilip, elekle elenip ve suda süzülerek kullanıma hazır hale getirilirmiş. Günümüzde ezilmeye hazır halde ya da ezilmiş toz boyalar kullanılmaktadır. Toprak boyalar mermer ve destiseng denilen el taşının yardımıyla ezilerek macun kıvamına getirilerek kullanılır.

Öd

Öd genellikle büyük baş hayvanların safrakesesinden elde edilir. Safrakeseleri delinir ve içindeki öd süzülerek bir kapta toplanır, benmari usulü kaynar suda 20 dakika bekletilir. Yüzeyde biriken köpük bir kaşık yardımıyla alınır. Bu işlem kötü bir kokuya neden olduğu için açık havada yapılması önerilir. Kalkan balığı ödü de kumlu-kıçıklı ebru yapımı için uygundur. Günümüzde resim malzemesi satılan yerlerde rafine öd bulunmaktadır.

Kitre

Ebru yapımında kullanılan suyun belli bir yoğunluğa sahip olması ve özel olarak hazırlanan boyayı üzerinde tutabilmesi gerekmektedir, her hangi bir suyla ebru yapılamaz. Ebrunun suyuna bu özelliği veren maddenin ismi kitredir. Kitre, Türkiye'nin güney ve güneydoğu bölgelerinde kırlarda yetişen yabani bir dikenin(geven) özsuyudur. Yerel halk, kırlarda geven dikeninin gövdesine bıçakla çizik atar, birkaç gün beklerler. Bitkinin özsuyu çizik bölgeden akar ve kurur. Bir ağaç kabuğuna benzer görünüm alır. Bu kabuklar tek tek toplanır. Kabuk şeklinde olan kitre aktarlarda satılmaktadır. Ebrunun suyu hazırlanırken saf suyun içine belli ölçülerde kitre konulur. Su, ağzı kapalı bir kapta bu şekilde bir süre bekletilir. Belli zaman aralıklarıyla mıncıklanarak eriyen kitre özünün dağıtılması gerekir. Suyun yeterli yoğunluğa ulaşmasından sonra, içinde kalan erimemiş kitre kalıntılarını ayırmak için, ebru suyu iyice süzülmelidir. Kitre ebru yapımında kullanılan, suyun belli bir yoğunlukta olması için suya karıştırılan maddelerden biridir. Ünlü Ebrucu Sacid Okyay ebru yapımında en iyi sonucu salep'in verdiğini ancak kitrenin daha ucuz olması sebebi ile kitre kullandığından bahseder.

Deniz kadayıfı

Kitrenin hazır hale gelmesi yaklaşık 5-6 gün gerektiği için deniz kadayıfı denilen deniz yosunu kullanılabilir.Hazır toz halde satılır.50 gr toza 5 lt saf su ilave edilerek topaklanma olmamasına dikkat edilerek mikserle veya kaşık ile karıştırılır.Bir saat içinde hava kabarcıkları yüzeye çıkıp patlayana kadar karıştırılır.Ve kullanıma hazır hale gelir.

At kılı ve Gül Dalı

Fırça yapımında kullanılan at kılları tercihen yaşlı atların kuyruklarından elde edilir. Yele kılları da kullanılmaktadır, ancak bu tür fırçalar kuyruk kılından yapılanlar kadar düzgün olmamaktadır. At kılı tercih edilmesinin nedenleri gözenekleri nedeniyle boyaların fırçadan bir vuruşta dökülmemesidir. Böylece tüm yüzeye eşit büyüklükte ve miktarda boya dökülebilir ve tabanı oluşturur. Fırçada gül dalı kullanılması; gül dalının esnek olması, kolay küf tutmaması nedeniyledir.

Ebru çeşitleri

Battal ebru

İki veya üç renk boyanın fırçayla damlalar halinde su yüzeyine serpilmesinden sonra hiç bir ek müdahelede bulunmaksızın kağıda geçirilmesi yoluyla olur. Tüm ebru çeşitlerinin yapımına önce battal ebru yapılarak başlanır.

Gelgit ebru

Battal ebrudan sonra biz yardımıyla tekne yüzeyinde eşit aralıklı, teknenin kenarlarına paralel zıt yönde çizgiler oluşturulur.

Bülbül yuvası

Helezonik yuvarlaklar oluşturacak biçimlerin tekne yüzeyinde eşit büyüklüklerle sıralanması yoluyla oluşturulur.

Şal ebrusu

Uçları kıvrımlı s harfine benzer kıvrımlı şekiller oluşturularak yapılır.

Taraklı ebru

Ebru tarağı adı verilen bir araçla gelgit ebru üzerinde oluşturulan bir çeşittir.

Hatip ebrusu

Pastel renkli bir şal ya da taraklı ebru zemin üzerine çiçek, çarkıfelek ya da yıldız benzeri şekiler oluşturularak yapılır.

Çiçek ebrusu

Pastel renkli bir şal ya da taraklı ebru zemin üzerine karanfil, papatya, gül, sümbül, gelincik gibi çiçek figürlerinin stilize edilerek kendilerine özgü tekniklerle yapılmasıyla elde edilir.

Ejderha, ejder

Ejderha, ejder olarak da bilinir, yarasa kanatlı, dikenli kuyruklu, derisi pullu, ağzından ateş saçan dev kertenkele ya da yılan biçimindeki efsanevi canavar. Tarih öncesinin ejderhayı andıran dev sürüngenleri hiç bilgi yokken bile bu yaratıkların varlığına inanılırdı. Yunancadaki δράκων (drákōn) sözcüğü başlangıçta hertürlü büyük yılan için kullanılırdı.

Efsanevi bir yaratık olan ejderha (Türkçesi Evren) çoğunlukla büyüsel veya ruhani güçlere, özelliklere sahip, kuvvetli ve büyük bir kertenkele veya başka bir sürüngen olarak tasvir edilmiş, tanımlanmıştır. Genellikle ağızlarından ateş çıkardıkları da söylenmektedir. Batı tasvirleri genellikle kanatlıyken, Doğu'daki tasvirlerde genellikle kanat bulunmaz. Ejderhalarınkine benzer özellikler içeren efsanevi yaratıklar neredeyse her kültürde mevcuttur. Hatta ejderha Çin ve diğer Uzak Doğu ülkelerinin simgesidir. Ve çoğu zaman iki yüzlü düşmanları belirtmek için 2 başlı ejderha deyimi kullanılır.

Avrupa'da uğursuzluk getirdiklerine inanılır ; fakat uzakdoğuda uğur ejderha ile bir tutulur. Çin'de oniki burçtan biri ejderhadır. Avrupa'da pek çok efsanede kötü karakterdir; fakat uzakdoğuda ejderhaların sonsuz iyilik ve bilgelik getirdiklerine inanılır. Pek çok insan ejderhaların gerçekte yaşayıp yaşamadığı konusunda tartışmalar yapılmıştır, ve hala yapılmaktadır.Hatta ejderhalar hakkında belgeseller bile yapılmaktadır. Şüphesizki geçmişte bulunan(bazı istisnalar hariç)ve ejderha iskeleti sanılan iskeletler dinozor iskeletleridir. Efsanelere göre yumurtlarlar. Bazı mitlere göre yavrularına karşı şaşırtıcı derecede iyi anne olabilirler. Hazine biriktirirler ve onları korurlar.Dünyanın hemen her yerinde ejderha efsanelerine rastlamak mümkündür.

Ebrechtella tricuspidata Thomisidae

Ebrechtella tricuspidata, male.JPGdişi (üstteki) erkek (alttaki)Ebrechtella tricuspidata, Thomisidae familyasından Palearktik bölgede yaşayan bir örümcek türü.
Tarihçe

İlk kez 1775 yılında Danimarkalı zoolog Johan Christian Fabricius (1745-1808) tarafından Aranea tricuspidata adıyla tanımlanan tür 1932 yılında Simon tarafından Misumenops tricuspidatus olarak revize edildikten sonra uzun yıllar böyle kullanılmış ve daha sonra da 2005 yılında Lehtinen tarafından Ebrechtella tricuspidata adıyla revize edilmiştir.
Morfoloji

Dişi 5-6 mm, erkek 2,5-3,5 mm boyundadır. Prosoma dişilerde açık yeşil, bacaklar da aynı renkte ve bazen belirsiz kırmızımsı halkalıdır. Erkekleri açık kahverengi olup koyu renkte yan çizgilere sahiptir. Bacakların ilk iki çifti açık kahverengi- koyu kahverengi halkalı ve gerisi soluk renklidir.

Ebonit nedir?

Ebonit belli orandaki kauçukla kükürtün işlenmesinden elde edilen plastik madde. Yüz kısım kauçuğun otuz iki kısım kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik madde.

Ebola virüsü

Ebola virus em.pngEbola virüsü, insanlarda ve insan dışı primatlarda viral hemorajik ateş şeklinde ciddi hastalık formlarına yol açan virüstür. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 4. Risk Grubu Patojen olarak kabul edilmektedir.

Tanımlanabilen üç Ebola virüsü vardır.

Ebola Sudan
Ebola Reston
Ebola Fildişi Kıyısı

Çok tehlikeli bir virüstür. İshal, kanama, deri döküntüleri ve yüksek ateşe neden olur. Adını, Afrika'daki bir nehirden alır. Bulaşıcıdır. Kontrol altına alınmazsa salgınlar görülür. Ebola virüsü, ipliksi yapıda, yaklaşık 80 nm boyundadır. Genetik materyali RNA'dan oluşur.

Sivilceler İçin AkneTrent Kullanımı ve Sonuçları Yeni

aknetrent
aknetrent
Ben de sivilcelerden muzdarip bir gencim. Bu sivilceler için ne denediysem olmadı. Isırganlı sabunundan tutun papatyalıya. Ondan da tutun kükürtlü sabuna kadar kullanmadığım sabun kalmadı. Yüzümdeki sivilceleri gördükçe çekirdekten soğur oldum. Artık canıma tak etti yeter dedim Kastamonu’ya cildiye bölümü olan bir hastaneye (Olukbaşı Anadolu Hastanesi) yollandım.
Doktor Bey Şemsettin Oruk. Odadan girdim girince anladı zaten şikayetimin neden olduğunu. Konuştuk biraz daha önceden bu sivilceler için neler kullandığımı anlattım. Yüzümü inceledi. Senin yüzündeki sivilcelerin çaresi AkneTrent gibi görünüyor dedi. AkneTrent… diye başladı yan etkilerini filan anlatacaktı. Biliyorum o ilaç hakkında her şeyi fakat yan etkilerinden korktuğum için pek kullanmak istemiyorum başka bir alternatif önerir misiniz dedim. Peki dedi Benzamycin kullandın mı dedi. Hayır dedim. O zaman bi onu kullan şimdilik onu yazıyorum dedi yazdı reçeteme, AkneTrent hakkında da bir  kitapçık verdi. Tosya’ya döndüm.

Benzamycin hazır sürülmelik bir krem değil alkol, krem, bir solüsyon(yalan olmasın solüsyon diye hatırlıyorum) ve bir çubuk vardı içinde. Alkolü, kremi, solüsyonu kremin kutusunda karıştırdım. Krem krem deyip duruyorum görüntüsü ilk başta krem gibiydi işte o karışımı yapınca topikal bir hal aldı ve benzamycin zaten topikal jel diye geçiyor. Her neyse kullandım onu bir ay. Bir kaç gün sivilceler azalıyor bir kaç gün de artıyordu bir şey anlamadım bu işten :) Ve eğer bu ilacı kullanacaksanız da dikkat edin cildi çok kurutuyor hatta cildinize sürdüğünüzde kurumadan kumaş vb şeylere bulaşırsa çamaşır suyu gibi rengini attırıyor. Ona göre…
AkneTrent’ e Başlarken…
İşte bir daha ki ay yine ziyaret ettim doktorumu böyle böyle dedim sivilcelere bi işe yaramadı. Peki dedi o zaman AkneTrent tedavisine başlıyoruz dedi. E peki dedim. 20 mg AkneTrent ve Bactroban Pomad yazdı. Her gün 20 mg Aknetrent içiyordum ve akşamları yüzüme Bactroban sürüyordum. Fakat ben Backtroban Pomad değil Bactroban Krem kullandım. İlk bir kaç hafta bir yan etkisini görmedim. Fakat sivilcelerimde bir düzelme oluyordu. Ardından yavaş yavaş dudaklarım kurumaya başladı ve sivilcelerde bir artış meydana geldi. Ardından bir sabah kalktım aynaya baktım sağ gözümün ve dudağımın altında bir kızarıklık. Parmağımla dokundum çok da sertleşmiş. İlacımı kullanmaya devam ettim. 3-4 gün içinde kızarıklıklar kayboldu. Ardından sürekli artan sivilcelerde de gözle görülür bir azalma… Bir ay böyle böyle devam etti.




İkinci Ay
İkinci ay Günde 20 ve 10 mg olmak üzere toplam 30 mg kullandım ilacı. Ve doktor bu ay Bactroban Krem yazdı. İlk haftada dozu yükseltince yine bir sivilce artışı meydana geldi. İlacımı düzenli kullandım kremimi düzenli sürdüm. Yüzümdeki siyah noktalar kaybolmaya başladı, geniş sivilce lekeleri küçüldü. İlk ayda dudaklarım çatladığı için Neutrogena’nın renksiz, kokusuz, tatsız kısaca erkekler için olan dudak nemlendiricisini kullanıyordum. Gece yatarken sürüyordum ertesi günün öğlenine kadar idare ediyordu. Öğlen bir daha sürüyordum akşama kadar. Akşam ve gece yatmadan yine bir defa. Günde 4 defa filan. Fakat ikinci ay böyle olmadı mutlaka yanımda taşıyordum. Daha çok kurumaya başlamıştı çünkü. Ve göz kuruluğu da başlamıştı akşamları hafif bir yanma oluyordu. Son hafta artmaya başladı.
Üçüncü Ay
20+20 olmak üzere günde 40 mg kullanıyordum. Bactroban Kreme de devam. Ayrıca suni gözyaşı damlası kullanmaya başladım. Artık akşamları gözler epey yanıyordu ve dudaklarım ikinci aya oranla daha çok kurumaya başlamıştı. Suni gözyaşı damlasını akşamları her göze birer damla damlatıyordum. Yine nemlendirici cepte geziyordum. Onu da dudaklar kurudukça sürüyordum. Sivilcelerde ise gözle görülür bir azalma vardı.
Dördüncü aya yeni girdim. O yüzden bir yorum yok ve yine 40 mg kullanmaya devam. Ayrıca 13 yaş altındakilere tavsiye edilmiyor. Fakat şunları söyleyeyim.

AkneTrent Kullanacaksanız:

  1. Cebinizde nemlendiriciyle gezeceksiniz. Evde unuttunuz diyelim, bir koşu gidip alacaksınız.
  2. İlk zamanlarda yüzünüzde şişlikler olacak korkmayın bunlar 2-3 taş çatladı 4 gün sürecek. Kompleks yapmanıza gerek yok geçen gün yolda giderken iki tane adam dikildi karşıma… gibisinden yalanlar uydurabilirsiniz :D
  3. Her allahın günü çevrenizdeki sizin yüzünüzün halini önceden bilenlere “şştt yüzüme baksana nasıl? sivilcelerde düzelme var mı” diye sormayın emin olun düzelme olacaktır.
  4. İlacınızı yutmadan evden çıktığınızda içinize dert olacak…
  5. Uzun süre ayakta durup bir yere yattığınızda AkneTrent e küfür edeceksiniz çünkü eklem ağrılarınız olacak.
  6. Aknetrent’i kullanmaya mümkünse sonbahar aylarında güneşli havaların, yerini kapalı veya yağmurlu havalara bıraktığı günlerde kullanmaya başlayın. Çünkü bu ilaç cildinizi kurutacağı için güneşli havalarda ayçiçeği gibi güneşe uzun uzun yüzünüzü döndükçe azar azar kızaracaksınız.
  7. Yukarıda söylemeyi unuttum her ay düzenli olarak kan tahlili yaptıracaksınız 30 günde bir kolunuzda ufacık bir delik açılacak. Ona göre ilacın dozu ayarlanacak çünkü.
  8. Elinizde 4-5 tane ilaç varken doktora gitmeyin. Neden mi? Bu ilaç devlet tarafından ödeniyor, amenna… Ama işte ne yaparsın 30 günde bir alabiliyorsun. Elinde en fazla 3 tane ilaç varken doktora git. Çünkü reçetelerin geçerlilik süresi 3 gün. Sen de elinde üç tane ilaç varken doktora gittiğine göre tedavinin o ayının 27. günündesin. İlacı da 30 günde bir alabiliyorsun. 4 ilaç varken yani bir ay olmasına 4 gün varken gider ilacı yazdırırsın ilacı alacağın gün reçetenin geçerlilik süresi dolar tekrar gidersin o hastaneye, yine giriş yaptırır yine sıra bekler doktora olayı anlatırsın. Boşuna zaman kaybı yani.
  9. İlaç karaciğeri fazlasıyla yoruyor. Yanında bi de alkol alırsan sabaha verirler selanı. Bu ilacı kullanırken alkol asla ama asla tavsiye edilmez.
  10. Bu olayı hep erkekler tarafından anlattığımı düşünüyorum. Bir de bayanlar için olan tarafı var bunun. Eğer bir bayan hamile ise bu ilacı asla kullanamaz. Hamilelik riski vb olaylar varsa düzenli olarak hamilelik testi yaptırmak durumunda. Allah korusun bu ilacı bir hamile bayan kullanıyorsa ve de hamileyse çocuğun sağlıklı doğma olasılığı yüzde eksilerde.
  11. İlacın kutusunu açtığında prospektüs bilgilerini okumak isteyebilirsin. Boşver okuma. Eğer benim bu yazımı okuyorsan ve doktorunu adam gibi dinlediysen o kağıtta yazanın iki katını öğrenmişsindir. Zaten bir sürü doktorlardan başkalarının anlayamayacağı terim içeriyor. Zaten maşallah ferman gibi prospektüs. Bu ilacın prospektüsü kadar büyük, uzun bir prospektüs görmemiştim :)
  12. İnternette bazı yorumlar okudum. Adam günde 80 mg kullanarak başlamış AkneTrent’e. Onu da doktor demiş yani. ben 20-30-40 mg kullandım da feleğim şaştı, o adamın halini düşünemiyorum. Öyle bir cahilliğe gelmeyin :)
  13. AkneTrent in etken maddesi izotretinoin‘dir. Dilerseniz araştırabilirsiniz.
  14. Sonuç: İlacı kullanmaya başladıysanız yan etkilerinden korkup bırakmayın, devam edin. Emin olun ileride cildiniz bebek cildi gibi olacaktır.
  15. Kullanım süresi genelde 6-10 ay arasıdır.
  16. Roaccutane, Zoretanin, İsotrexin gibi ilaçlarla aynı etkiyi göstermektedir, hiç bir fark yoktur.
  17. Kutu fiyatı 45-50 lira civarında. Devlet bir kısmını ödüyor fakat her ay yanındaki ilaçlarla birlikte 20-30 lira cebinizden çıkar.
Benden bu kadar. Soracağınız herhangi bir soru varsa yazının altına yorum olarak ekleyebilirsiniz en yakın zamanda cevaplayacağıma emin olabilirsiniz.
Ayrıca soru sormadan önceden sorulmuş olan soruları bir okur incelerseniz bir çok sorunuzun cevabını bulacaksınız. Ha bulamazsanız buyrun sorun :)
Not: Arkadaşlar sorularınızı sorun ama lütfen soru sormadan önce aşağıdaki soruları ve cevapları okuyun. Önceden benzer sorular olmuşsa artık yeni cevap yazmayacağım.

AkneTrent, Aknetrent Fiyatı, AkneTrent ilacı, AkneTrent kullanıcı yorumları, AkneTrent kullanım dozu, AkneTrent kullanım şekli, Aknetrent kullanım süresi, AkneTrent kullanım yaşı, AkneTrent nedir, AkneTrent tedavisi, AkneTrent yan etkileri, AkneTrent yorumları, İsotrexin jel, izoretinoin maddesi, Roaccoutane AkneTrent, sivilceler için aknetrent, sivilcelere kesin çözüm, Zoretanin Kullanım süresi

Eğitimde Bilişim Kültürü Oluşumu e-biko

Eğitimde Bilişim Kültürü Oluşumu veya kısaca e-biko; MEB, EĞİTEK, Microsoft ve Atlantik Eğitim Kurumları tarafından düzenlenen ilköğretim ve lise öğrencilerine açık uluslararası bir bilişim teknolojileri yarışması.

EBİKO, toplumumuzun bütün kesimlerinde bağımsız, esnek ve yenilikçi düşünce tarzını oluşturmak, öğrencilerimizin hayat boyu eğitimini yönlendirmek, sosyal sorumluluğunu geliştirmek, okullarımızın kendi aralarında ve çevrelerindeki dünya ile bağlantılarını sağlamak, yeni eğitim yöntemleri kullanarak eğitimde etkinliği ve verimliliği artırmak için yapılan ‘Bilgisayar Proje Yarışması’dır.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün himayelerinde yapılan bu yarışmayla öğrencileri, gelişen ve hızla ilerleyen teknolojiden haberdar etmek, bilişim teknolojileri konusunda ilgili, istekli, üretici ilköğretim ve lise öğrencilerini teşvik etmek ve okullarımızda bilişim-internet kültürünü oluşturma hedeflenmektedir.

2006’da ulusal yapılan yarışmaya 65 ilden, 410 okuldan 2804 öğrenci 1677 proje ile katılmıştır.

2007’de uluslararası düzenlenen yarışmaya 18 ülkeden, 70 ilden, 605 okuldan 5550 öğrenci 2946 proje ile başvurmuştur.

Birbirinden değerli, sahasında uzman jüri üyelerinin titiz ve objektif değerlendirmeleriyle yarışmanın sonuçları belirlenecektir.

Sunumlar 12 Mayıs 2007’de Ahmet Ulusoy Liselerinde, Ödül Töreni ise 13 Mayıs 2007‘de MEB Şura Salonu’nda yapılmıştır.
Yarışma yöntemi

Yarışma üç aşamadan oluşmaktadır:

Ön Eleme (Projelerin jüri tarafından değerlendirilerek finalist olup olmayacağına karar verilmesi)
Sunum (Proje sahiplerinin jüri karşısında sunumu)
Değerlendirme (Jürinin projeyi değerlendirmesi)

Yarışma kategorileri

Lise öğrencileri için
Bilişim Yazılımları
Bilişimde Ar-Ge
Hayalimdeki Medya
Eğitimde Bilişim Yeri
Eğitimcinin Web Sitesi
Eğlenerek Öğrenelim(Animasyon)

İlköğretim öğrencileri için
Eğitimcinin Web Sitesi
Hayalimdeki Medya
Eğitimde Bilişim Yeri
Eğlenerek Öğrenelim(Animasyon)
e-Gelecek

Annelik ve Ebeveyn

Vista-Login Manager2.pngEbeveyn, bir insanı yetiştirip büyüten aile büyüğüne verilen addır. Anne ve babanın sadece birinden bahsetmek için kullanılır.

Ebeveynler konuşmadan ve harekete geçmeden önce iyice düşünmelidir. Daha önce çocuğa herhangi bir uyarıda bulunmuş ya da bir kural koymuşlarsa ona uymaları gerekir. Bununla birlikte, çocuktan beklenen davranış ya da konulan kurallar gerçekçi olmak zorundadır. Bir diğer önemli nokta da, ebeveynin her zaman aynı biçimde davranması, bir gün farklı diğer gün farklı kurallar koymamasıdır.

Çocuklar ne zaman nasıl davranacaklarını çabuk öğrenirler. Bunun için de zaman zaman ebeveynin koyduğu kuralları sınarlar ve onun sınırlarını öğrenmeye çalışırlar.

İyi ebeveynler olmak göründüğü kadar zor değildir. Belli başlı kural ve teknikleri baştan berlirlemeli ve duygularınıza kapılmamalısınız.